YANİ Kİ YANİ

Atmış yıldır ne anladım ne gördüm
Dünyaya gelmişim yani ki yani
Feleğin hanında nöbetçi durdum
Birkaç gün çalmışım yani ki yani

Aşığın halinden gafil ne anlar
Aldanır gafile beni soranlar
Görmüş gülüşmüşler dostlar yarenler
Ağlarken gülmüşüm yani ki yani

Yine sırda kalsın sözün incesi
Kırk sene bekledim boş neticesi
Kadir gelmiş geçmiş kadir gecesi
Sabaha kalmışım yani ki yani

Beni irşat eden bir can ararken
Elinden içmeğe fincan ararken
Sırrın körfezinde mercan ararken
Ben beni bulmuşum yani ki yani

Neyim var dünyada ahım avazım
Hak yanında kabul mudur niyazım
İki tane türküm bir kırık sazım
Ruhani olmuşum yani ki yani

YANİ NE



Galaksiler keşfolunan bu çağda
Hurafeye meydan vermek yani ne
Gül biter cebbarın girdiği bağda
Gül var iken diken dermek yani ne

Kavak yellerinde kaval sesinde
Sıfır var hayatın haritasında
Hikâye burcunda dev aynasında
Gafiller kendini görmek yani ne

Ey Aşık Ruhani ah dan avazdan
Herkes anlamaz ki nazdan niyazdan
Her zaman söyleyip aşkı mecazdan
Cahilin gözüne girmek yani ne

YARAMI DAĞLAR



Gözüm ağlar sinem gamlı yaralı
Acep sarar mısız yaramı dağlar
Kanadım yok uçam gidem ileri
Sizde hisar çektiz aramı dağlar

Umut dağlarının yol kavşağı
Söndü de yanmadı yeşil ışığı
Ağlatmak sızlatmak garip aşığı
Sizde adet mi dir töremi dağlar

Bir zamanlar deli idim uslandım
Erzurum’dan Çamlıbel’e seslendim
Şimdi geldim yamacıza yaslandım
Ne olur söyleyin çaremi dağlar

Ruhani’yim bende gam tutak tutak
Ne yana yürüsem her yanım batak
İsterdim ki nolur yansın başa tak
Rüzgârız söndürdü çıramı dağlar

YARDIM ET YA RAB



Kadir Mevlam şudur senden dileğim
Dürgüne düşküne yardım et Yarab
Ağlarım sızlarım yanık yüreğim
Sinesi pişkine yardım et Yarab

İlkbaharda çaylar coşar bulanır
Güzün bağlar talan olur talanır
Derdi derin olan ağlar dolanır
Yüreği coşkuna yardım et Yarab

Kırkında azanın hali çok yaman
İnsanı huzura götürür iman
Ovaya sis çökmüş dağlarda duman
Yolundan şaşkına yardım et Yarab

Anlayan yok tezenemden telimden
Hakka layık kelam çıkar dilimden
İhtiyarlık daha zordur ölümden
Her yaşı geçkine yardım et Yarab

Ruhani yim günü güne eklerim
Gâhî sendelerim gâh emeklerim
Eleman çağırır imdat beklerim
Sevgilin aşkına yardım et Yarab

YAYLA GÜZELİ



Çıktım şu yaylada bir güzel gördüm
Döndü baktı bana yaylagüzeli
Aklımı fikrimi hep ona verdim
Can katıyor cana yaylagüzeli

Huri simalıdır buğday benizli
Yıldızdan parlaktır güneşten hızlı
Gayet esrarengiz sevdası gizli
Söylemez bir cana yaylagüzeli

Turna sedalıdır maral bakışlı
Lale endazeli tavus nakışlı
Çiğdem kokuşludur keklik sekişli
Yayıldı çimene yaylagüzeli

Haçan gülistana ayağım basar
Ne sular şarıldar ne rüzgâr eser
Goncalar açılmaz bülbüller susar
Girince gülşene yaylagüzeli

Âşık Ruhani’ yim sordum bilmece
Gönlü gayet narin fikri çok ince
Dedim adın nedir dedi ki gonca
Değer bu cihana yaylagüzeli

YAYLALAR



Gene bahar geldi yüce dağlara
Yeşillendin allandın mı yaylalar
Kokuların karışıyor rüzgâra
Çiçek açtın güllendin mi yaylalar

Yaz gelince çimen imiş ezelin
Her türlü servete ulaşır elin
Kurmuş çadırını çıkmış güzelin
Şenliklendin şenlendin mi yaylalar

Reçineli havan yeşil yaprağın
Hastaya şifadır yoğurdun yağın
Soğuk pınarların tatlı kaymağın
Şekerlendin ballandın mı yaylalar

Koyunun kuzunun melemesinden
At kişnemesinden kaval sesinden
Kayada kartalın hırçın hırsından
Çınırçınır çınlandın mı yaylalar

Nergistir gözlerin lale yanağın
Sümbül kirpiklerin zammak duvağın
Gördün Ruhani’nin güveyi çağın
Gelin olup sallandın mı yaylalar

YAZDIM



Ben bu muhabbeti aşkı sanatı
Yüreklere yazdım dillere yazdım
Sevgiyi sohbeti edebiyatı
İpeklere yazdım ellere yazdım

Aşk ise temelim fikirse kalem
Nefesim mürekkep mızrabım kalem
Perdeye endaze ölçülü kelam
İlmeklere yazdım tellere yazdım

Hür fikir düşünce bayramlı bahar
Hürriyet şah rejim akıl hükümdar
Ölçüyü kaçırmak en büyük zarar
Ölçeklere yazdım yıllara yazdım

Vuslat pınarının suyundan içen
Yara vasıl olur ağ yardan geçen
Huzur bahçesinde rengârenk açan
Çiçeklere yazdım güllere yazdım

İncelmiş süzülmüş geçmiş hadde den
Yapılmış yoğrulmuş yüz bin madde den
En keskin zehiri panzehir eden
Peteklere yazdım ballara yazdım

Âşıkları yormuş yolun yokuşu
Sevdada sınır yok Leyla da huşu
Ondandır Kais’ın Mecnun oluşu
Süreklere yazdım yollara yazdım

Benliğimi nakış nakış işledim
Düşüncenin incesinden başladım
Gönül ehlilere umut aşladım
Ahenklere yazdım hallere yazdım

Âşık Ruhani’yim mülkü dünyaya
Gökte yıldızlara güneşe aya
Gezegenler yurdu seyri fezaya
Merceklere yazdım millere yazdım

YOK BENİM



Canım yara kurban ağ yara karşı
Oynayan kirpiğim kaşım yok benim
Kalbimde bir ulu nakkaşın nakşı
Hücreler şehrinde boşum yok benim

Derin düşüncemin nehri coşunca
Coşup dalgaları boydan aşınca
Ufkum genişledi olgunlaşınca
Taassup yaşantım yaşım yok benim

Boş verir geçerim gıl ile kala
Azmı hurafeden çektiğim bela
Ne söyler söylesin cahil cühela
Sözden anlamazla işim yok benim

Şiarım itimat arzum itibar
Nerde varsa gelsin sohbeti kibar
Gönül sofrasında mumsuz balım var
Bozulmuş kokuşmuş turşum yok benim

Söylemek hünerdir sözü yerinde
Takdir eden olur günün birinde
Riya ocağının alevlerinde
Kaynayan kazanım aşım yok benim

Âşık Ruhani’yim onur köylüyüm
Pehlivan torunu aslan soyluyum
Mangal yürekliyim ipek huyluyum
Çılgın aklım dikta başım yok benim

YOKTUR



Otur güzel otur mislin menendin
Şimdi bu devirde zamanda yoktur
Sürmeli gözlerin hilal kaşların
Güvercin bakışın her canda yoktur

Sana kim dedi ki gel bana görün
Ne kadar kibarsın ne kadar şirin
Hey gülüm güzelim var mı haberin
Sevda yarasının dermanı yoktur

Zülüflerin destelenmiş menekşe
Gideyim Bitlis’ten geçeyim Muş’a
Mardin Maraş Diyarbakır çarköşe
Dolaşsam bunları bir yanda yoktur

Hususi gezelim Van’ı Bingöl’ü
Güzeller durağı Erzurum ili
Kars da Kağızman da yoktur emsali
Benzerin Hınıs’ta Tekman da yoktur

Çıkar yaylalara gezer yaylanır
İner düz ovaya tozar eğlenir
Senin adın her tarafta söylenir
Güzel nazın yüz bin civanda yoktur

Ruhani’yim coştu bendeki yürek
Yosmam senin adın koymuşlar felek
Cennetten mi geldin ey huri melek
Sanırım emsalin cihanda yoktur