TALİHİM

Ben sana darıldım ben sana küstüm
Akan gözyaşımı silme talihim
Günde yüz bin yaran bağrıma bastım
Birine bir merhem çalma talihim

Kalem yok kâğıt yok arzuhal yazak
Söyle düşmanlara kursunlar tuzak
Yüküm kurşun yükü yollarım uzak
El vurma azaltma bölme talihim

Madem genç çağımda sürmedim sefa
Bir gün yar olmadın çektirdin cefa
Hayatım boyunca olsun bir defa
İstemem yüzüme gülme talihim

Bir gün olur geleceğiz yüz yüze
Her gün sarpa saldın koymadın düze
Ben de Yunus gibi düştüm denize
Boğulsam kenara alma talihim

Hor göster sevdiğim bırakma sevsin
Hangi köye gitsem bekçisi kovsun
İster kurt kuş yesin ister el dövsün
Sen bana yardımcı olma talihim

Şu kara talihim yüzüme gülmez
Derdimden anlamaz halimden bilmez
Geçer kara günler sana da kalmaz
Yüz bin cefa eyle yılma talihim

Ruhani yem ben kendimi bilirim
Akıbeti yapayalnız kalırım
Belki de gurbette garip ölürüm
Sakın mezarıma gelme talihim

TÖVBEKÂR OLUN



Hayat felce uğrar fenalık çıkar
Hakkı unutanlar tövbekâr olun
Haklıyı hor görmek dünyayı yıkar
Haksızı tutanlar tövbekâr olun

Kılıç kılavlanır balta zotlanır
Zalim kudurdukça mazlum dertlenir
Beyniz kanser olur ağızız kurtlanır
Gerçeğe çatanlar tövbekâr olun

Hâldan anlayanın yeri cennettir
Halden anlamayan insan namerttir
Devletin çarkını bozan rüşvettir
Anafor yutanlar tövbekâr olun

İstersen cahile söyle bin defa
Nasihat anlamaz içi boş kafa
Çalışmakla ulaşılır hedefe
Gölgede yatanlar tövbekâr olun

Gece yarısına karanlık derler
Okuyanlar bilir çalışan terler
Ya satarlar ya başını keserler
Vakitsiz ötenler tövbekâr olun

Adam odur sahip ola suçuna
Kamil odur her günahtan kaçına
Meşhur sözdür pişmiş aşın içine
Soğuk su katanlar tövbekâr olun

İnsanları yıkan hırstır tamahtır
Zalimin bağrı taş kalbi siyahtır
Gıybet etmek rakıdan çok günahtır
Gaflete batanlar tövbekâr olun

Âşık Ruhani`yim sözün doğrusu
Söz değil insanın iştir aynası
Lafın an yürümez peynir gemisi
Palavra atanlar tövbekâr olun

TURNAM



Çağrışıp çığrışıp uçan turnalar
Katarız bu yerden çekildi turnam
Gökyüzünde pervaz açan turnalar
Kanadız dan telek döküldü turnam

Gözlerim kan ağlar yüreğim yara
Sazımı aldım da çıktım dağlara
Bu garip halimi söyleyin yara
Genç yaşımda ömrüm söküldü turnam

Sevda sürüsüne olmuşum çoban
Her yanım karanlık yollarım kaban
Gönlüme endişe bağrıma çıban
Felek sille vurdu ekildi turnam

Âşık Ruhani’yim battı güneşim
Karlı dağlar gibi dumanlı başım
Ağardı saçlarım döküldü dişim
Bir köşede boynum büküldü turnam

TÜRKİYEM



Sana kurban olam şöhretli yurdum
Canım gülüm Anadolu’m Türkiye’m
Şerefli şöhretli izzetli yurdum
Günüm gülüm Anadolu’m Türkiye’m

Âşıklar yepyeni buluş doğurur
Manayı maddeye katar yoğurur
Her gün türkü söyler türkü çağırır
Canım gülüm Anadolu’m Türkiye’m

Sende hürriyetin berrak pınarı
Sevgi çiçekleri gönül baharı
Sen bir nurlu kovan ben özgür arı
Konum gülüm Anadolu’m Türkiye’m

Sende dört mevsimin dördü’ de yaşar
Goncalar açılır bülbüller coşar
Toprağın bereket fışkırır taşar
Ünüm gülüm Anadolu’m Türkiye’m

Erzurum dadaşı bağlar kuşağı
Fıkra söyler Karadeniz uşağı
Konya’nın sarışın buğday başağı
Danem gülüm Anadolu’m Türkiye’m

Beyaz altın yatar çukur ovada
Ege’nin emsali yoktur dünyada
Analar anılır Anadolu’da
Anam gülüm Anadolu’m Türkiye’m

Artvin’le Hakkâri dilde destanım
Marmara bölgesi bağım bostanım
Edirne’den Kars’a gülüm gülşenim
Benim gülüm Anadolu’m Türkiye’m

Cennet vatanımın bulunmaz dengi
Canımdan bin defa aziz inan ki
Şanlı bayrağımın al elvan rengi
Kanım gülüm Anadolu’m Türkiye’m

Bağrında sayısız şehitler yatar
Kan dökülmüş toprağında can biter
Varlığın uzanmış sonsuza kadar
Şanım gülüm Anadolu’m Türkiye’m

Yüz bin kat güzelsin güzelden gülden
Severim yürekten canı gönülden
Âşık Ruhani’yim bırakmam dilden
Konum gülüm Anadolu’m Türkiye’m

TÜRKÜLER



Âşıktan maşuka uzanan yoldur
Aşkın tezgâhından çıkan türküler
Muhabbet bağında açılan güldür
Her gün buram buram kokan türküler

Sevdaya bürünen zambaklar gibi
Sevgiye sarılan yumaklar gibi
Engine çağlayan ırmaklar gibi
Yürekten yüreğe akan türküler

Sıcak çorbamızın biberi tuzu
Türkü söylemektir türkünün özü
Bize yaklaştırır birbirimizi
Halkayı halkaya takan türküler

Türkü; Türk’ün mayasında soyunda
Çobanında Ağasında Beyinde
Şehirinde yaylasında köyünde
Her yerde bir ocak yakan türküler

Türküler bürünmüş şevket postuna
Türküler söylenir türkün dostuna
Lazın Kürdün Türkün göksü üstüne
Kardeş çivisini çakan türküler

Bir ses katar Ruhani’ nin sesine
Hükmeder dağların ta ötesine
Sanki bir yolcusu gelircesine
Uzaktan uzağa bakan türküler