SABIR MEMESİ
-
Topraktan mı bitmiş gökten mi yağmış
Denizden mi çıkmış sabır memesi
Engerekten olmuş devden mi doğmuş
Garibanı yıkmış sabır memesi
Bu meme çıkalı durum değişmiş
Fakir fukaraya velvele düşmüş
İçmeyen dövülmüş içen uyuşmuş
Akrep gibi sokmuş sabır memesi
İçenler havaya dikmişler gözü
Karanlığa kaymış umut yıldızı
Yüzde seksen kadar insanımızı
İsala bırakmış sabır memesi
Kimi isal olmuş kimi inkıbaz
Dudak bükenlere demişler yobaz
Alan sefil imiş satan hokkabaz
Kurtlanmışta kokmuş sabır memesi
Ruhani ne dersin sen bu ilaca
Sabır şifa imiş midesi aça
Mazlumu masumu almış kıskaca
Son derece sıkmış sabır memesi
SEN OLMASAYDIN
Kumralım cananım nazlı kibarım
Ben âşık olmazdım sen olmasaydın
Artmazdı figanım feryadım zarım
Aşka muhabbete ün olmasaydın
Ay hilal olmazdı yıldız akmazdı
Lale kızarmazdı nergis kokmazdı
Ak göksünden güneş doğup çıkmazdı
Fecirde ağaran tan olmasaydın
Âşık Ruhani’yim bir tezgâh kurdum
Türkü nakışladım boynumu burdum
Vallahi çıldırır deli olurdum
Günlümde oturan can olmasaydın
SEN NERDEYDİN
Hey benim budala divane başım
Akıl dağılanda sen nerdeydin?
Hep senin yüzünden yavandır aşım
Sürü sağılanda sen nerdeyidin?
Geceli gündüzlü yattın uykuya
Ayık değildin ki kulağın duya
Benim diyen kaptan bir bardak suya
Düşüp boğulanda sen nerdeyidin?
Âşık Ruhani’ yim sözün doğrusu
Aç yatan insanın gelmez uykusu
Ovalar dolusu dağlar yumrusu
Somun yığılanda sen nerdeyidin?
SENİ GÖRDÜM
Sevda dünyasının bir köşesinde
Bugün seni gördüm dün seni gördüm
Vuslat bayramının sır köşesinde
Şakrak seni gördüm şen seni gördüm
Pembe yanakların esrarı canım
Gülende gül açar gül Mihriban’ım
Aradım taradım leylim cananım
Canımın içinde can seni gördüm
Sürmeli gözlerin aşkıma temel
Tutuldu dizlerim gel sesime gel
Sen güneşten parlak sen aydan güzel
Güzeller içinde ben seni gördüm
Âşık Ruhani’yi vefasız sanma
Koy başın koluma uyu uyanma
Çok nazenin yosma görmüştüm amma
Emsalsiz nadide son seni gördüm
SENİ GÖRÜNCE
Gözlerin mürekkep kaşların kalem
Âşık aşkı sorar seni görünce
Aşka gelir coşar şad olur âlem
Kemalete erer seni görünce
Gündüzün güneşin gözü kamaşır
Gecede yıldızlar siner saklaşır
Gökler huşu ile yere yaklaşır
Ay buluda girer seni görünce
Cemalin seyreden nehirler akmaz
Goncalar açılmaz çiçekler kokmaz
Önlenin sıcağı incitmez yakmaz
Kuşlar kanat gerer seni görünce
Yanağın pembesi zülfün siyahı
Görenin af olur kalmaz günahı
Melekler sultanı güzeller şahı
Belkıs boyun burar seni görünce
Kulağım ses duymaz dalgın gibiyim
Uyuştum titreştim çalgın gibiyim
Sevdana çarpıldım çılgın gibiyim
Olmuşum bîkarar seni görünce
Ruhani’yim dileklerim sözlerim
Sevgini sineme gömer gizlerim
Duygulu yüreğim gönül gözlerim
Beni sende arar seni görünce
SESİ BAŞKA
Sabahın seher vaktinde
Esen yelin sesi başka
Mevsim-i bahar vaktinde
Açan gülün sesi başka
Çılgın gönül coşkun akar
Güzel olan güzel kokar
Her güzelden bir ses çıkar
Tatlı dilin sesi başka
Yüksek dağa derler Ağrı
Kar ile kaplıdır bağrı
Yüceden engine doğru
Akan selin sesi başka
Erzurum şarkın yaylası
Estirir dadaş havası
Davul sesi zurna sesi
Bizim elin sesi başka
Sevinç vardır keder vardır
Talih vardır kader vardır
Her yolda bir haber vardır
Uzun yolun sesi başka
Derin gölde dalgıç gezer
O da bir avcıya benzer
Yeşilbaş sunalar yüzer
Şirin gölün sesi başka
Kimi Aslı Kimi Kerem
Kimi kanser kimi verem
Benim yarama bir merhem
Saran elin sesi başka
Sen Ruhani'ye inanma
Amma aşkı hiçtir sanma
Herkes de saz çalar amma
Bizim telin sesi başka
SEVDİĞİM
Öyle bir hicrana öyle bir nara
Alıştı bedenim tüter sevdiğim
Merhem kabul etmez aşkın neşteri
Ten içinde cana batar sevdiğim
Bana bin naz ile bin ahenk eyle
Solgun benzim çeşit çeşit renk eyle
Bir ah ile gam yükümü denk eyle
Taşımaz bir kervan katar sevdiğim
Ruhani dünyada sevmezim hile
Nere gitsem bu dert benimle bile
İlahi kâfidir çektiğim çile
Bu kadar ıslahat yeter sevdiğim
SEVGİDİR
Sevgi ile yaratıldı bu dünya
İçinde dopdolu duran sevgidir
Sevgiden muhabbet hâsıl oldu ya
Hakka hakikate eren sevgidir
Sevgi kâinatta nadide renktir
Sevgi nur damlası benek benektir
Sevgi yeryüzünde eşsiz çiçektir
Toplayıp devşiren deren sevgidir
Sevgidir aşığa çile çektiren
Sevgidir baharda fidan diktiren
Sevgidir dağları orman ektiren
Cesaret yayını geren sevgidir
Sevgidir yol yapan pınar akıtan
Sevgidir âlime ilim okutan
Sevgidir güzele halı dokutan
Rengârenk ipliği ören sevgidir
Sevgidir sırmaya inci dizdiren
Sevgidir gönüle sevda çözdüren
Sevgidir şaire şiir yazdıran
Kaleme mürekkep veren sevgidir
Sevgidir insanın kalbinde yatan
Sevgidir düşkünün elinden tutan
Sevgidir al bayrak sevgidir vatan
Hedefe menzile eren sevgidir
Sevgi var yağmurun her yağışında
Sevgi var güneşin her doğuşunda
Sevgi yıldızların meneviş’ ünde
Göklere endaze kuran sevgidir
Sevgi var denizin dalgalarında
Sevgi bulutların ırgalarında
Sevgi gökkuşağı halkalarında
Gönülden gönül’ e giren sevgidir
Sevgidir parasız deveyi güden
Sevgidir Celali Mevla’na eden
Sevgidir Yunus ta Tabduk’a giden
Bektaşi Veliyi Pir an sevgidir
Sevgi dinler Ruhani’nin sözünü
Sevgidir özleten dostun yüzünü
Sevgidir düşünen sargı bezini
Yaraya ilacı saran sevgidir
SİSTEM
Başımıza felaketler getirdi
Bu kötü zihniyet bu sakat sistem
Çok ev yıktı çok ocaklar batırdı
Bu kötü zihniyet bu sakat sistem
İnsanları dertten derde uğrattı
Kalbine saplandı beynine battı
Zalimden yan oldu mazluma çattı
Bu kötü zihniyet bu sakat sistem
Fitneyi hoş gördü mümini hakir
Altını pul etti inciyi bakır
Gaddarı lort etti dürüstü fakir
Bu kötü zihniyet bu sakat sistem
Fakir fukaranın canını yaktı
Evine barkına şivan bıraktı
Arsıza hırsıza terfiye taktı
Bu kötü zihniyet bu sakat sistem
Yere göğe sığmaz yaptığı hata
Köle oldu şehavete şöhrete
Gençliği sevk etti fuhuşiyete
Bu kötü zihniyet bu sakat sistem
Cahili kâmile etti danışman
Kamil doğduğuna bin oldu pişman
Kardeşi kardeşe bıraktı düşman
Bu kötü zihniyet bu sakat sistem
Âşık Ruhani’yim bilmem ki neden
Yıllar geçti uyanmadık uykudan
Yurdumu düşmana güdümlü eden
Bu kötü zihniyet bu sakat sistem
SORSUNLAR BENİ
Benim kimliğimi merak edenler
Kelamı düzlere sorsunlar beni
Aşkın dergâhına gelip gidenler
Onlara yüzlere sorsunlar beni
Eş değer olur mu ak ile kara
Er lazım sevdanın sırrına ere
İpek huylulara eren erlere
Ak sütten ak yüze sorsunlar beni
Akıllıya pay var aklı calıktan
Bunaldım böylesi kalabalıktan
Karada ceylandan suda balıktan
Mavi denizlere sorsunlar beni
Ruhani yim yandım aştan ateşten
Sevgi odur ola her iki baştan
Yerde karıncadan havada kuştan
Gökte yıldızlara sorsunlar beni
SOY AĞACI
Soy ağacı boğum boğum boylanır
Açılır serpilir dal ha dal olur
Gelen beyler gölgesinde eğlenir
Tanınmadık nesillere mal olur
Yaprakları biçim biçim biçilir
Desen desen bir birinden seçilir
Her dalında tomurlanır açılır
Kokusu bir rengi başka gül olur
El götürür ayvasını narını
Ruzigar dağıtır yapraklarını
Görmek istemezler birbirlerini
Kimi sağa gider kimi sol olur
Kabuğu işkence eder özüne
Sızı iner tepesinden dizine
Zavallının bakan olmaz yüzüne
Kamburlanır iki büklüm bel olur
Kendi ahvaline kendisi şaşar
Çekilir köşede gariban yaşar
Uçundan köküne bir ateş düşer
Geçe göndüz yanar yanar kül olur
Âşık Ruhani de bir yangın yürek
Derler yanan yürek bize ne gerek
Dede turun dayı yeğen diyerek
Zaman geçer bir birine el olur
SÖKÜLDÜ SELLER
Yine geldi bizim elin baharı
Oynadı sunalar çalkandı göller
Eridi kalmadı dağların karı
Yeşerdi ovalar söküldü seller
Şahlandı dereler bir zaman çağlar
Sarı çiçeğinen sarardı dağlar
Yeşil yaprağınan bezendi bağlar
Göğerdi ağaçlar açıldı güller
Bahçenin gülünden kır çiçeğinden
Yeşil yamaçların mor çiçeğinden
Karşıki dağların kar çiçeğinden
Deste deste devşiriyor güzeller
Yol üstünde madımaklar allandı
Boz tepede hubup kuşu dillendi
Mor yamaçlar yeşil giydi tüllendi
Buharlandı sular buğlandı yollar
Der Ruhani doyum olmaz dünyaya
Sıvırcıklar çöp taşıyor yuvaya
Osman Çavuş tohum ekti tarlaya
Altı başta iki sigara teller
SÖYLEŞİR
Girdim dostum bahçesine
Gül ile bülbül söyleşir
Kulak verdim can sesine
Göz ile güzel söyleşir
Güller açılmış rengârenk
Elvan elvan benek benek
Mor menekşe sarıçiçek
Nergisle sümbül söyleşir
Güllerin dibinde yattım
İsteyene gül uzattım
Bir güle beş arzu kattım
Sevgiyle gönül söyleşir
Eflatun siyaha küsmüş
Mavi pembe ağır basmış
Beyaz gülmüş sarı susmuş
Yeşil ile al söyleşir
Ruhani’yim hesap ile
Dolu içtim bir kap ile
Kamış parmak mızrap ile
Perde ile tel söyleşir
SÖZÜ HOŞ OLUR
Cahilin sözünden muhabbetinden
Arifin sitemi sözü hoş olur
Düşmanın kanatlı Arap atından
Dostumun merkebi bozu hoş olur
Hırsızın parlayan parti süsünden
Yolcunun uğursuz ayran tasından
Namerdin masayı domaltmasından
Cömerdin sofrada azı hoş olur
Lalesiz bahardan çiçeksiz daldan
Yüzüksüz parmaktan kınasız elden
Oyuşlu gelinden gülüşlü duldan
Namuslu çingene kızı hoş olur
Hayırsız evlattan illa namertten
Hünersiz insandan kötü avrattan
Çiçeksiz yayladan yuyumsuz yurttan
Kışın zemherinin buzu hoş olur
Gıybetten bühtandan hileyi şerden
Uğursuz insandan verimsiz yerden
Yemişsiz ağaçtan zekâtsız vardan
Fakirin üç metre bezi hoş olur
Düz yolda bulunan sivri beladan
Bana yar olmayan güzü eladan
Ruhsuz cemaatten yarım molladan
Âşık Ruhani’nin sazı hoş olur
SU GETİR
Dar güne yetişen sultanım dostum
Bugün ben de bir ateş var su getir
Hayata darıldım şansıma küstüm
Can ha canda bir ateş var su getir
Vardım bir hekime istedim şifa
Doydum teselliye boğuldum lafa
Vardığıma pişman oldum bin defa
Bu dermanda bir ateş var su getir
Yıllar böyle bugün değil dün değil
Hesabı yok beş yüz değil bin değil
Ah benim efendim yalnız ben değil
Çok insanda bir ateş var su getir
Millet vurdumduymaz sarhoş ben sarhoş
Başım hasta ayak yorgun can sarhoş
Yolcu sarhoş hancı sarhoş han sarhoş
Sarhoş handa bir ateş var su getir
Birlik merkezinin huzur köyünden
İman kaynağının şifa çayından
Saygı pınarının sevgi suyundan
Boz meydan da bir ateş var su getir
Tabandan bi-haber köşke ulaşan
Yüz üstü sürünür ayağa düşen
Bülbüller kan ağlar güller perişan
Gülistan da bir ateş var su getir
Zamanın akışı tersine döndü
Şahinler yurduna baykuşlar kondu
Dağlar alev alev denizler yandı
Her limanda bir ateş var su getir
İnatçılar inadından dönmedi
Mehdi görünmedi İsa inmedi
Dicle’yi Fırat’ı koştum sönmedi
Asumanda bir ateş var su getir
Âşık Ruhani de bir garip aşık
Nedense doğmadı beklenen ışık
Hortum deprem savaş karmakarışık
Şu cihanda bir ateş var su getir
ŞEHRİ KARS
Dünya cennetinin kapısı Kars’tır
Hem şühreti güzel hem şanı Kars’ın
Anadolu cennet tapusu Kars’tır
Dillerde söylenir destanı Kars’ın
Gelmiş bir Alparslan suyundan içmiş
Doğudan batıya ufuklar açmış
Altın harfler ile tarihe geçmiş
İmzalı mühürlü fermanı Kars’ın
Şahlan serhat şehrim sesin yükselsin
Dağları taşları delsin nefesin
“Ehli islam olan atını binsin”
Demiş üstat Şenlik sultanı Kars’ın
Evliya Camide hoş olur namaz
Kılanlar el açar ederler niyaz
Bir daha düşmanlar ayak basamaz
Bekçisi Hasan-ı Helkan-ı Kars’ın
Sevda mızrabıyla bağrını oyan
Aşkın denizine dalıp boylayan
Peh Peh’i en güzel çalıp söyleyen
Murat Çobanoğlu ozanı Kars’ın
On altı mahalle yedi ilçeli
Şiirdir kültürü türküdür dili
Gelinleri kibar kızlar sürmeli
Şakrak muhabbetli civanı Kars’ın
Toylarında yanar yeşil ışıklar
Bir birine meydan okur âşıklar
Döner üstü pilav gümüş kaşıklar
İzzeti ikramı erkânı Kars’ın
Köylerinde kazlar gel ha gel olur
Yaylasında lale sümbül al olur
Kaymağı kuymağı sütü bol olur
Canlara can katar ayranı Kars’ın
Kafkas Fakültesi her şeyin hası
Azimli gençlerin ilim yuvası
İstikbalin nuru sözün doğrusu
Gerçeğin farkında insanı Kars’ın
Tortum’da Kars köyü senin adaşın
Beraber doğmuşsuz ikiz kardeşin
Gururlan göklere yükselsin başın
Cümle âlem olsun hayranı Kars’ın
Ruhani’yim gönlüm dostuma bağlı
Ben gariban âşık yüreğim dağlı
Kutlarım Naip Bey Alibeyoğlu
Şimdi Belediye başkanı Kars’ın
ŞOKTUR
Arifi daneler gaflete batmaz
Cahil cühelanın hayatı şoktur
Nasihat dinlemez derman kar etmez
Doğuştan deliye ne yapsın doktor
Farz et ki Maria olmuş Mihriban
Ne yazar başına taksa da türban
Hakka hakikate gerçeğe kurban
Yalana dolana karnımız toktur
Herkes bilir zehiri var yılanın
Yılandan ağosu fazla yalanın
Özü başka sözü başka olanın
Deki dubarası planı çoktur
Gel âşık Ruhani sen yatma yaşa
Akıl başta olur bakılmaz yaşa
Hür adam ol hür dünyada hür yaşa
Kula kul olmaktan çetin şey yoktur