OF ANAM OF

İlimsiz irfansız hırsı temahı
Yıkması çok çetin of anam of of
Kindarın evinde sevgi ocağı
Yakması çok çetin of anam of of

Gözün aç namerdin haline bir bak
Zehirdir tabağa koyduğu kaymak
Fitnenin yüzüne her gün her sabah
Bakması çok çetin of anam of of

Dünya dedikleri sihirli kuyu
Şirretin arkına akmaktır huyu
Masumun evine bir damla suyu
Akması çok çetin of anam of of

Kuyunun başına koymuşlar devi
Zalimin yüreği taştan’ da kavi
Yumruk zoru ile mermere çivi
Çakması çok çetin of anam of of

Ne yaman bir uzun uykuya daldım
Ne ektim ne biçtim ne ürün aldım
Gaflet yorganının altında kaldım
Kalkması çok çetin of anam of of

Baharı gelmeyen kışın içinden
Karma karış keşme keşin içinden
Projesi bozuk işin içinden
Çıkması çok çetin of anam of of

Ruhani’yim gördüm ihlâs kursunu
Kırdım nefsin zincirini örsünü
Cahilin beynine mantık dersini
Sokması çok çetin of anam of of

OĞUL



Gidinde baykuşa selam söyleyin
Viranede bülbül ötmüyor oğul
Gönlüme teselli edin eğleyin
Bir vaktin birini tutmuyor oğul

Benim sözlerimi yaz defterine
Yazdıkça defterin gider derine
Bu dünyanın ahvalına sırrına
Aklım erdi gücüm çatmıyor oğul

İçimde bir dert var yüceden yüce
Ölümle nihayet bulur netice
Bu ne biçin uzun karanlık gece
Kırk senedir şafak atmıyor oğul

Köpeğin akşamdan velvelesi var
Fecirde uykudan başka nesi var
Koyunun bir yanık melemesi var
Ayıktır seherde yatmıyor oğul

Yüz kulaç var ise zalimin ipi
Doksanı mazlumun boynunda tabi
Arlıyı öldürür bir saman çöpü
Arsıza süngüde batmıyor oğul

Eşkini de deli gönül eşkini
Yalın ayak yola çıktım kış günü
Bu dünyada fukarayı düşkünü
Kimse herfeneye katmıyor oğul

Gün geldi namerde boyumu eydim
Başıma geleni kaderden saydım
Kime darıldımsa kendimi dövdüm
Başkasına ruskum yetmiyor oğul

Kendini bilmeyen cahile çatma
Aksi cevap verir sakın unutma
Kırık testi için sarrafa gitme
Altın satan bakır satmıyor oğul

Adetmidir kanun mudur evrende
Âşık ağlar arzu ata binende
Karlı dağlar gibi fırtına bende
Başımızdan duman gitmiyor oğul

Dinle sözlerimi sen haluk yaşar
Nasihat tutmayan yolundan şaşar
Gösteriş yapanın midesi gevşer
Aç kalan aferin yutmuyor oğul

Ruhani nin yazmasına bakmayın
Âşıkların gezmesine bakmayın
Ceylanların tezmesine bakmayın
Sarp kayada lale bitmiyor oğul

OLDUĞU YERDE



Karanlıklar aydın olur nur doğar
Hakkın adaletin olduğu yerde
İmanın kuvveti zulmeti boğar
Hakkın adaletin olduğu yerde

Yola giden yolcu yolundan şaşmaz
Fırtınalar esmez yıldırım düşmez
Irmaklar köpürmez denizler taşmaz
Hakkın adaletin olduğu yerde

Gökten yere akar nur oluk oluk
İnci mercan saçar sudaki balık
Gül açar gülistan olur ortalık
Hakkın adaletin olduğu yerde

Gönüller muhabbet bulur cem olur
Huzur olur devran olur dem olur
Aile düzeni muntazam olur
Hakkın adaletin olduğu yerde

Cehalet ordusu tarumar olur
Gerçek; güneş gibi aşikar olur
Hak tecelli eder ümit var olur
Hakkın adaletin olduğu yerde

Ruhani gönülde güller açılır
Dilsiz dile gelir diller açılır
Dosttan dosta giden yollar açılır
Hakkın adaletin olduğu yerde

OLDUM



Sam yelimi esti hazan mı düştü
Sarardı yaprağım sonbahar oldum
Hava mı karardı güneş mi açtı
Çekildim köşeye intizar oldum

Garip kaldım sahibi yok saz gibi
Sendeledim kanadı yok kaz gibi
Yazın kışın her tarafım buz gibi
Kaf Dağı’nın kuzeyinde kar oldum

Altmışında yetmişinde yücelmiş
Sekseninde doksanında incelmiş
Yüz yaşında koçak dedem kocalmış
Ben de on yaşında ihtiyar oldum

Âşık Ruhani’yim hayale daldım
Yoruldum usandım bıktım bunaldım
Aşkın depreminin altına kaldım
Çarpıldım çırpıldım tarumar oldum

OLMA



Deli gönül dinle beni
Akılsız başa taç olma
Bu dünya herkese yeter
Karnı tok gözü aç olma

Olursan gül ağacı ol
Dertlilerin ilacı ol
İnsanlığa duacı ol
Gönüllerden ihraç olma

Hakça yoksa hazırlığın
Dolu düşer yığın yığın
Su gelir oyar koltuğun
Ormanı yok yamaç olma

Arifin sözü güzeldir
İnsanın özü güzeldir
Her şeyin düzü güzeldir
Eğri büğrü burgaç olma

Ruhani kalma uykuda
Ömür geçirme beyhude
Gerekirse boğul suda
Muhannete muhtaç olma

OLMAZ



Alsanız da endazeye
Eskinin tazesi olmaz
Eski atılır müzeye
Tazenin müzesi olmaz

Her âşık içmemiş bade
Pirden almamış müsaade
Vay naçar ozan olsa da
Manidar dizesi olmaz

Anan baban kafa tutma
Gülden ağır cevap etme
Sakın ha sakın incitme
Allahın rızası olmaz

İlim yazmışlar deftere
Oku incele bir kere
Çalışan çıkar göklere
Tembelin füzesi olmaz

Ruhani dünya dönendir
İşin gücün ayarlandır
Her fırsatı değerlendir
Geçerse kazası olmaz

OLUR



Zannetme yalan dünyada bir kavli karar olur
Her günde bir günün geçer ömürden zarar olur
Bana sorsan ey efendim görmedim hiç güleni
İnsanoğlunda endişe dağ başında kar olur

Arifin yanında otur ondan hisse alasan
Cahillerden uzak dolan derde çare bulasan
Dediler ki garip bülbül âşıksan bir güle sen
Ona da gam yeme canım bir günde bahar olur

Ey Ruhani neden düştün böyle bir yaraya sen
Hayatın boyunca elbet gezersen çareye sen
Sağlığında beğenmezdin köşk ile saraya sen
Nihayet yatacak yerin küçük bir mezar olur

ON KURUŞ



Al bu on kuruşum dolan gurbeti
Şu saydığım her eşyadan var getir
Ben sana bir saat kestim müddeti
Bir saniye geri kalma er getir

Oltu dadır kehribarın esası
Tortum’un pestili tatlı kömesi
Pasin ovasında buğdayın hası
Git Tekman’dan tuluk tuluk lor getir

Dumlu dağlarının kimya otundan
Mersin üzümünden İspir dutundan
Urfa’ nın beş aygır arap atından
Üçünü bin ikisini sür getir

İnciyi altını dizmeli rafta
Her nereye gitsem bir ay dört hafta
Kepçenin iyisi yapılır Of’ta
Yüz top teşi elli deste ger getir

On beş kentim olsun kırkbin de köyüm
Düzelsin moralim hoş olsun huyum
Susuz denizlerde balık avlayım
Trabzon’un Maçka’sından tor getir

Bana bıçak lazım yürü Sivas’a
Rize’den çay limon bile olursa
Dolaş Kayseri’yi çık Erciyes’e
Dibinden gül tepesinden kar getir

Göle’nin medeği zavut hayvanı
Hepsinden yüz sürü olaydı yani
Sarıçamdır Sarıkamış ormanı
Benim kağnı arabama tar getir

Sürü sürü olsun kazım ördeğim
Sana izah edem arzum isteğim
Harçlığım on kuruş evleneceğim
Gürcistan’ın güzelinden yar getir

Gitti bir kuruşun kaldı dokuzu
Benim için dolaş kürr- reyi arzı
Hasımla savaşın var bazı bazı
Erzurum’un dadaşından er getir

Saydığım eşyaya olurum razı
Kararmasın talihimin yıldızı
Beraber olmalı aşığın sazı
Küpü büyük kılıfını dar getir

Söylediğim söze deme ki hayır
İlahi babamın gamını kayır
Dört yüz kırık kale beş yüz şitayır
Acentadan mermisini gör getir

Hastalık elinden belim bükülü
Adana ovası pamuk ekili
Isparta’da levin güller dikili
Goncasından beş yüz deste der getir

Sevinirim yüküm cevher taş olur
Aksi halde dünya bana boş olur
Horasan şehrinde halı hoş olur
Sağlığımda ayvanıma sar getir

Benim için çark et dolaş dünyayı
Keşfeyle yıldızı parselle ayı
Mekke Medine’de ara hurmayı
Topla devşir dallarından bar getir

Yemenden beş yüz ton kahve al bari
Parama mukabil dünyanın varı
Altına kaplanmış hayal dağları
Kenarından kıyısından kır getir

Ruhani’ de isteğini arz eder
Param bana yeter ölene kadar
Kulağın beri tut sözüme peder
Beş kuruşum kaldı geri ver getir

OY ANAM OY



Bir cefakâr dilber bana
Olmadı yar oy anam oy
Ben ağlarım yana yana
İşim hep zar oy anam oy

Gözyaşım oldu fırtına
Biri Nil’dir biri Tuna
Ateşim Kerem den fena
Sönmez bu nar oy anam oy

Ağu doldurdum şişeye
Gönlüm düştü endişeye
Kirpikleri menekşeye
Verin haber oy anam oy

Gece gündüz feryat ettim
Sesimi rüzgâra kattım
Uçan kuşlara anlattım
Belki duyar oy anam oy

Yeşil gözlü bir kalem kaş
Ciğerime saldı ateş
Kalbi hain yüreği taş
Boyu çınar oy anam oy

Ruhani’yim bağrım yara
Halimi söyleyim yara
Çekildim çıktım kenara
Kaldım naçar oy anam oy