Kendini bilmeyen cahile çatma
Aksi cevap verir sakın unutma
Kırık testi için sarrafa gitme
Altın satan bakır satmıyor oğul
Adetmidir kanun mudur evrende
Âşık ağlar arzu ata binende
Karlı dağlar gibi fırtına bende
Başımızdan duman gitmiyor oğul
Dinle sözlerimi sen haluk yaşar
Nasihat tutmayan yolundan şaşar
Gösteriş yapanın midesi gevşer
Aç kalan aferin yutmuyor oğul
Ruhani nin yazmasına bakmayın
Âşıkların gezmesine bakmayın
Ceylanların tezmesine bakmayın
Sarp kayada lale bitmiyor oğul
OLDUĞU YERDE
Karanlıklar aydın olur nur doğar
Hakkın adaletin olduğu yerde
İmanın kuvveti zulmeti boğar
Hakkın adaletin olduğu yerde
Yola giden yolcu yolundan şaşmaz
Fırtınalar esmez yıldırım düşmez
Irmaklar köpürmez denizler taşmaz
Hakkın adaletin olduğu yerde
Gökten yere akar nur oluk oluk
İnci mercan saçar sudaki balık
Gül açar gülistan olur ortalık
Hakkın adaletin olduğu yerde
Gönüller muhabbet bulur cem olur
Huzur olur devran olur dem olur
Aile düzeni muntazam olur
Hakkın adaletin olduğu yerde
Cehalet ordusu tarumar olur
Gerçek; güneş gibi aşikar olur
Hak tecelli eder ümit var olur
Hakkın adaletin olduğu yerde
Ruhani gönülde güller açılır
Dilsiz dile gelir diller açılır
Dosttan dosta giden yollar açılır
Hakkın adaletin olduğu yerde
OLDUM
Sam yelimi esti hazan mı düştü
Sarardı yaprağım sonbahar oldum
Hava mı karardı güneş mi açtı
Çekildim köşeye intizar oldum
Garip kaldım sahibi yok saz gibi
Sendeledim kanadı yok kaz gibi
Yazın kışın her tarafım buz gibi
Kaf Dağı’nın kuzeyinde kar oldum
Altmışında yetmişinde yücelmiş
Sekseninde doksanında incelmiş
Yüz yaşında koçak dedem kocalmış
Ben de on yaşında ihtiyar oldum
Âşık Ruhani’yim hayale daldım
Yoruldum usandım bıktım bunaldım
Aşkın depreminin altına kaldım
Çarpıldım çırpıldım tarumar oldum
OLMA
Deli gönül dinle beni
Akılsız başa taç olma
Bu dünya herkese yeter
Karnı tok gözü aç olma
Olursan gül ağacı ol
Dertlilerin ilacı ol
İnsanlığa duacı ol
Gönüllerden ihraç olma
Hakça yoksa hazırlığın
Dolu düşer yığın yığın
Su gelir oyar koltuğun
Ormanı yok yamaç olma
Arifin sözü güzeldir
İnsanın özü güzeldir
Her şeyin düzü güzeldir
Eğri büğrü burgaç olma
Ruhani kalma uykuda
Ömür geçirme beyhude
Gerekirse boğul suda
Muhannete muhtaç olma
OLMAZ
Alsanız da endazeye
Eskinin tazesi olmaz
Eski atılır müzeye
Tazenin müzesi olmaz
Her âşık içmemiş bade
Pirden almamış müsaade
Vay naçar ozan olsa da
Manidar dizesi olmaz
Anan baban kafa tutma
Gülden ağır cevap etme
Sakın ha sakın incitme
Allahın rızası olmaz
İlim yazmışlar deftere
Oku incele bir kere
Çalışan çıkar göklere
Tembelin füzesi olmaz
Ruhani dünya dönendir
İşin gücün ayarlandır
Her fırsatı değerlendir
Geçerse kazası olmaz
OLUR
Zannetme yalan dünyada bir kavli karar olur
Her günde bir günün geçer ömürden zarar olur
Bana sorsan ey efendim görmedim hiç güleni
İnsanoğlunda endişe dağ başında kar olur
Arifin yanında otur ondan hisse alasan
Cahillerden uzak dolan derde çare bulasan
Dediler ki garip bülbül âşıksan bir güle sen
Ona da gam yeme canım bir günde bahar olur
Ey Ruhani neden düştün böyle bir yaraya sen
Hayatın boyunca elbet gezersen çareye sen
Sağlığında beğenmezdin köşk ile saraya sen
Nihayet yatacak yerin küçük bir mezar olur
ON KURUŞ
Al bu on kuruşum dolan gurbeti
Şu saydığım her eşyadan var getir
Ben sana bir saat kestim müddeti
Bir saniye geri kalma er getir
Oltu dadır kehribarın esası
Tortum’un pestili tatlı kömesi
Pasin ovasında buğdayın hası
Git Tekman’dan tuluk tuluk lor getir
Dumlu dağlarının kimya otundan
Mersin üzümünden İspir dutundan
Urfa’ nın beş aygır arap atından
Üçünü bin ikisini sür getir
İnciyi altını dizmeli rafta
Her nereye gitsem bir ay dört hafta
Kepçenin iyisi yapılır Of’ta
Yüz top teşi elli deste ger getir
On beş kentim olsun kırkbin de köyüm
Düzelsin moralim hoş olsun huyum
Susuz denizlerde balık avlayım
Trabzon’un Maçka’sından tor getir
Bana bıçak lazım yürü Sivas’a
Rize’den çay limon bile olursa
Dolaş Kayseri’yi çık Erciyes’e
Dibinden gül tepesinden kar getir
Göle’nin medeği zavut hayvanı
Hepsinden yüz sürü olaydı yani
Sarıçamdır Sarıkamış ormanı
Benim kağnı arabama tar getir
Sürü sürü olsun kazım ördeğim
Sana izah edem arzum isteğim
Harçlığım on kuruş evleneceğim
Gürcistan’ın güzelinden yar getir
Gitti bir kuruşun kaldı dokuzu
Benim için dolaş kürr- reyi arzı
Hasımla savaşın var bazı bazı
Erzurum’un dadaşından er getir
Saydığım eşyaya olurum razı
Kararmasın talihimin yıldızı
Beraber olmalı aşığın sazı
Küpü büyük kılıfını dar getir
Söylediğim söze deme ki hayır
İlahi babamın gamını kayır
Dört yüz kırık kale beş yüz şitayır
Acentadan mermisini gör getir
Hastalık elinden belim bükülü
Adana ovası pamuk ekili
Isparta’da levin güller dikili
Goncasından beş yüz deste der getir
Sevinirim yüküm cevher taş olur
Aksi halde dünya bana boş olur
Horasan şehrinde halı hoş olur
Sağlığımda ayvanıma sar getir
Benim için çark et dolaş dünyayı
Keşfeyle yıldızı parselle ayı
Mekke Medine’de ara hurmayı
Topla devşir dallarından bar getir
Yemenden beş yüz ton kahve al bari
Parama mukabil dünyanın varı
Altına kaplanmış hayal dağları
Kenarından kıyısından kır getir
Ruhani’ de isteğini arz eder
Param bana yeter ölene kadar
Kulağın beri tut sözüme peder
Beş kuruşum kaldı geri ver getir
OY ANAM OY
Bir cefakâr dilber bana
Olmadı yar oy anam oy
Ben ağlarım yana yana
İşim hep zar oy anam oy
Gözyaşım oldu fırtına
Biri Nil’dir biri Tuna
Ateşim Kerem den fena
Sönmez bu nar oy anam oy
Ağu doldurdum şişeye
Gönlüm düştü endişeye
Kirpikleri menekşeye
Verin haber oy anam oy
Gece gündüz feryat ettim
Sesimi rüzgâra kattım
Uçan kuşlara anlattım
Belki duyar oy anam oy
Yeşil gözlü bir kalem kaş
Ciğerime saldı ateş
Kalbi hain yüreği taş
Boyu çınar oy anam oy
Ruhani’yim bağrım yara
Halimi söyleyim yara
Çekildim çıktım kenara
Kaldım naçar oy anam oy