MAZİMİZ BİZİM

Yüzün değil kısa değil az değil
Âdeme dayanır mazimiz bizim
Bedenimiz toprak amma toz değil
Aşk ile yoğrulmuş özümüz bizim

Üstadım Farabi koca Yesevi
Onlardan devraldım ben bu görevi
Aşığın dergâhı muhabbet evi
Cem olmak dem bulmak arzumuz bizim

Âşık Sümmani den Seyrani kuldan
Emrah dan Şenlik’ten Erbabı dilden
Karacaoğlan dan Aşık Veysel’den
Çalar mızrabımız sazımız bizim

Çin settini yarıp geçen bizleriz
Kopuz çalıp mertlik saçan bizleriz
Ufku geniş çığır açan bizleriz
Yıldırımdan serttir hızımız bizim

Yağmur olduk yağdık su gibi aktık
Gönül dürbününden dünyaya baktık
Yüzlerce binlerce eser bıraktık
İrfan mektebinde tezimiz bizim

Gâh ağıt gâh destan ruhumda yatar
Gâh hiçiv söylerim Nef-i den beter
Ak kılı ak sütten seçecek kadar
Görürüz keskindir gözümüz bizim

Ruhani kelamı fikrinde yoğur
Gür söyle işitsin kulağı sağır
Süngüden işlektir kurşundan ağır
Kılıçtan keskindir sözümüz bizim

MEKKE - MEDİNE



Âlemi kuşattı çöle doğan nur
Ziynet sizde ey Mekke –i Medine
Beş yüz yetmiş birde nur oldu zuhur
Nimet sizde ey Mekke -i Medine

Allahın kulları kuluna ümmet
Şefaat kanisen kullara himmet
Hakkın sevgilisi Nur-i Muhammet
Ahmet sizde ey Mekke -i Medine

Muhammed ‘e indi Furkan kitabı
İnanan kitabın emrine tabi
Serverı enbiya Hatemen Nebi
Şöhret sizde ey Mekke-i Medine

Çıkar Arafat’ta saf tutar hüccaç
Hakkın rızasını kazanmak amaç
Günah denen derde tekbirdir ilaç
Sohbet sizde ey Mekke -i Medine

Kutsaldır kutsidir taşın toprağın
Hacer-ül Esvetin Gubeyis dağın
Beyti Muazzam’ın hikmet otağın
Cennet sizde ey Mekke -i Medine

Sefanın Merve’nin seyrini görmek
Huşu nikabına ihrama girmek
Günahtan arınmak felaha ermek
İsmet sizde ey Mekke -i Medine

Âşık Ruhani’yim olaydım hacı
Muhabbet gülüyüm gönül ağacı
Giyeydim hırkayı giyeydim tacı
İzzet sizde ey Mekke -i Medine

MELAHAT



Gören âşık olur görmeye değer
Dudu dilli ağır başlı Melahat
Sevda yayığında bilmece yayar
Ela gözlü hilal kaşlı Melahat

Güneşin billuru ayın yarısı
Sanki oğul balı altın sarısı
Anadolu kızı ilham perisi
Mor dudaklı inci dişli Melahat

Afyon kaymağından tatlıdır dili
Dadaş Erzurum’un eşsiz güzeli
Dağların lalesi bağın sümbülü
Al yanaklı gül kokuşlu Melahat

İnkârın kimseye olmamış hayrı
Âşıksın maşuka boynun mu eğri?
Sende benim gibi yardan mı ayrı?
Sürmeli gözlerin yaşlı Melahat

Ey Palandöken’in körpe maralı
Aklım darmadağın seni göreli
Güzeller güzeli kızlar kıralı
Sevgili sevdalı eşli Melahat

Âşık Ruhani’ yem çıktın uğruma
Cennetten mi geldin ey melek sima
Allahın seversen otur yanıma
Nokta benli nur nakışlı Melahat

MERAKSIN GÖNÜL



Geceli gündüzlü düştüm yollara
Muradın dağına meraksın gönül
Ehil insanlara emin ellere
Merdin dudağına meraksın gönül

Ağacına ormanına kuşuna
Yaz gününe baharına kışına
Engin ovasına yalçın taşına
Yurdun toprağına meraksın gönül

Ahengi bir hoştur Anadolu’nun
Düğünlerde yeşilinin alının
Şahbaz güveği’nin yosma gelinin
Telli duvağına meraksın gönül

Sesine kulak ver sevda sazının
Peşine düşmüşsen sonsuz arzunun
Tarlada çayırda köylü kızının
Gayret kuşağına meraksın gönül

Sümbülün moruna gülün alına
İğde çiçeğine selvi dalına
Yoğurdun özüne oğul balına
Yayla kaymağına meraksın gönül

Ünlü mazimizin iman sesine
Mescidin caminin nur kubbesine
Cennet vatanımın her köşesine
Şanlı bayrağına meraksın gönül

Der âşık Ruhani derdin ne senin
Efkârsız geçmedi saatin anın
Bereketli Nil’in yeşil Tuna’nın
Sen hangi çağına meraksın gönül

MURADIN



Hasret kurşunuyla kara bağrımı
Delik delik deldirmek mi muradın
Ah benim sevgilim canım ciğerim
Gül benzimi soldurmak mı muradın

Layık mıdır beni saldın eleme
Tasvirin kolayca sığmaz kaleme
Gizli aşkımızı ele âleme
İfşa edip bildirmek mi muradın

Önce ikrar verdin sözünden caydın
Canım görüşümü hiçe mi saydın
Yüzün döktün dudak büktün kaş eydin
Başkasını güldürmek mi muradın

Viran ettin sarayımı hanemi
Yoksa senin gönlün başkasına mı?
Hasret kurşunuyla dertli sinemi
Delik delik deldirmek mi muradın

Âşık Ruhani’ yem çalarım sazı
Gönlüme bıraktın derin bir sızı
Tükenmek bilmiyor güzelin nazı
Beni böyle öldürmek mi muradın

MUTLU AZINLIK



Bu yaylada devran süren
Bir avuç mutlu azınlık
Turnayı gözünden vuran
Keskin uç mutlu azınlık

Zehirler ucunu biler
Kime deyse onu deler
Parçalar ikiye böler
Alır hınç mutlu azınlık

İp onların sap onların
Ne var ne yok hep onların
Tekel mekel küp onların
İç ha iç mutlu azınlık

Vurgun yağma rant onların
Kat üstüne kat onların
Sahil mahil yat onların
Sivri burç mutlu azınlık

Bu yaylada huri peri
Beyaz esmer kumral sarı
Hep onların sürü sürü
Uyuz koç mutlu azınlık

Bir şey deme aman aman
Onlar her şeye egemen
Tutar katlederler hemen
Kan kılıç mutlu azınlık

Kanun sökmez o beylere
Duya duya göre göre
Onlar gitmezler askere
Zorba güç mutlu azınlık

Özel ilaç özel doktor
Safahat saltanat çoktur
Acıma duygusu yoktur
Bağrı tunç mutlu azınlık

Kul Ruhani’yi duymazlar
Fakiri insan saymazlar
Dünyayı yutar doymazlar
Gözü aç mutlu azınlık

MÜSTEZAT



Aşığa gönül devası diyarı gurbet
Dostunan ülfet
Gurbeti gezmeyen âşık körelir elbet
Bilemez sohbet

Yaratanın hazinesi aşığın kalbi
Sırrın kitabı
Hazinenin anahtarı aşkı muhabbet
Sınanmış tebbet

Gel âşık Ruhani sende alış gurbete
Dayan hasrete
Arzusundan ayrı kalan ah eder elbet
Ebed-ül ebet