Kazan demiş yüzüm kalay
Kepçe gülmüş çekmiş halay
Kazan demiş işim kolay
Kepçe demiş ben zordayım
Kazan demiş adım metin
Kepçe demiş biraz çetin
Kazan demiş dibim altın
Kepçe demiş ben nerdeyim
Kazan kendini kıllamış
Kepçe kenardan kollamış
Kazan kepçeyi sollamış
Kepçe demiş ben yerdeyim
Bakın Ruhani ozana
Aşığım dürüst düzene
Kepçe demiş ki kazana
Sen nerdesin ben ordayım
KINAMA
Sevdiğim çimeni yeşil gözlerin
Aklımı başımdan aldı kınama
Ahu bakışların şirin sözlerin
Beni bir hayale saldı kınama
Şaşkınım bu aşka düştüm düşeli
İster akıllı de istersen deli
Sinem delik delik kevgir misali
Senin kirpiklerin deldi kınama
Ahu feryadımda neler var neler
Dağları inletir taşları deler
Yoldan gelip geçen garip yolcular
Akan gözyaşımı sildi kınama
Cevr-ü cefa imiş güzelin huyu
Koy başın koluma bir zaman uyu
Akıtma pınarı çağlatma suyu
Götürmüyor kabım doldu kınama
Eylen güzel eylen bir dinle beni
Yoksa senin için her şey mi fani
Dünkü konuştuğun âşık Ruhani
Bugün başka âşık oldu kınama
KIZMADIM HELE
Aşkın ocağında kırk altı yıldır
Alıştım tutuştum kızmadım hele
Yüreğim ateşli gözyaşım seldir
Şadlıktan bir hisse sezmedim hele
Kurtulmadı başım dertten çileden
Gönlüm rahat değil şerden hileden
Hakkı müdafaa’dan mücadeleden
Yılmadım bıkmadım bezmedim hele
İleri hey bire gönül ileri
Hak’tan yana söyler gönül erleri
Bin katlı beynimin fakülteleri
Yüzde doksanını çözmedim hele
Tecrübe köşkümdür akıl sarayım
Aşk benim yıldızım güneşim ayım
İnci denizinin kıyısındayım
Dalıp ortasına yüzmedim hele
Âşık Ruhani’ yem âlemi gezdim
İnceldim gönülden gönül’e sızdım
Çok türkü söyledim çok şiir yazdım
En son şiirimi yazmadım hele
KİM NE DERSE DESİN
Cehalet derdine arifin sözü
Ben derman diyorum kim ne der desin
Her ömrün geçici baharı yazı
Ben harman diyorum kim ne der desin
Acırım boşuna geçen ömüre
Boş verip yatamam göz göre göre
Oku çalış diye gelen emire
Ben ferman diyorum kim ne der desin
İştir insanların endam aynası
Fidan yetiştirir insanın hası
Dünyada en büyük yağmur duası
Ben orman diyorum kim ne der desin
Ruhani gel düşme gaflet ağına
Gayret çizmesini çek ayağına
İlmin zirvesine murat dağına
Ben tırman diyorum kim ne der desin
KOYUNLAR
Ey felek senin elinden kurt kaptı koyunları
Belki kurdun haberi yok çobanın oyunları
Çobana karşı çıkanın duydunuz mu halini
Tantana mahkemesinde kesilmiş boyunları
Meğerse çok oyunbazmış hilekâr çoban baba
Keçilere geçin dermiş koyunlara merhaba
Yitiklere baktırırmış kara ciltli kitaba
Döşeklere doldururmuş kaybedermiş yünleri
Ruhani dayanmaz buna yürekler olsa demir
Fırsat bulmuş sahte çoban sürüye olmuş amir
Doğruyu yanından kovmuş dürüste atmış çamur
Çağırmış yanı başına toplamış hainleri
KURBAN
Dedem der gençliğim aklıma düştü
Harmanda çektiğim halaya kurban
Nenem der yüreğim kükredi coştu
Gezip dolaştığım yaylaya kurban
Dedem der yaşlandım yoruldum belki
Bire bir diyemem ikiye iki
İki büklüm etti gurbetin yükü
Memlekete kurban sılaya kurban
Genç iken ben idim en güzel ana
Şimdi yaşım geçti diyorlar nene
İrem bağlarında gülden banane
Bizim dağlardaki laleye kurban
Dedem der yaşadım hayda harayda
Ne köşkte oturdum ne de sarayda
Elin güzelinden bana ne fayda
Benim gönlümdeki Leyla’ya kurban
Nenem der sarhoşun ıslık çaldığı
Gafilin gaflete derin daldığı
Kalleş Müslüman’ın namaz kıldığı
Camiyi uçuran belaya kurban
Âşık Ruhani’yim ben aşkın eri
Aşkı tanımayan gezer serseri
Cümle kâinatı tüm âlemleri
Kündeyip yaratan Mevla’ya kurban
KUŞ GIRİBİ
İki bin altıda oldu bu olay
Ulusal yas dedik kuş gribine
Tavuklara ölüm kaplara kalay
Zehirli tas dedik kuş gribine
Kuş gribi evimizde oturdu
Birkaç vatandaşı vurdu götürdü
Koskoca devleti dize getirdi
Yenildik pes dedik kuş gribine
İşe bak kardeşim işe bak işe
Canlı tavukları yaktık ateşe
Yurdu baştanbaşa sardı endişe
Sen bizden üst dedik kuş gribine
Kışın şiddetinde karda dumanda
Kanatlı hayvanlar kaldı âmânda
Doğu illerinde Ağrı’da Van’da
Kılıcın as dedik kuş gribine
Vallahi korkudan sarardık solduk
Çare tavukları yakmakta bulduk
İlaç yok imkân yok zavallı kaldık
Gel bizi kes dedik kuş gribine
Âşık Ruhani’nin başı olaydı
Alt yapı olaydı işi olaydı
İğnesi olaydı aşı olaydı
Sus olan sus derdik kuş gribine