Gitti güneş karanlığa gömüldü
Çöllerde ıssızlık sularda ses var
Kızıl çehresiyle son defa güldü
Dağlar harelendi ufukta süs var
Doyulmaz grubun manzarasına
Işıklar merhemdir gül yarasına
Dolar tatlı hoş renk tül arasına
Gün akşam camlarda başka akis var
Bu bir muammadır kolay çözülmez
Doğa ateşten göl dalma yüzülmez
Sayısız asırlar geçse bozulmaz
Dönen çarkın devranında esas var
Martı kuşu yüzer göl içlerinde
Yakutlar parıldar dal uçlarında
Altıntoplar yanar ağaçlarında
Sihirli dünyada ne hoş nefes var
Sahralar yazılar kana boyandı
Baksana tabiat yandıkça yandı
Mevcudatın bezendiği bir andı
Ak gülün başında kırmızı fes var
Sevenin feryadı sevginin sesi
Buna grup derler var mı ötesi
Sanki vedalaşan ilham perisi
Elinde dem dolu alevli tas var
Sandım yanan ateş fecre dek sönmez
Bunda âşıkların aşkı var dinmez
Arz eden ölürde arzular ölmez
Ruhani’ de tükenmeyen heves var
GÜLDÜM
Ağlayarak doğdum rahmi anadan
Koskoca dünyayı görünce güldüm
Göz açtım ki güneş doğmuş semadan
Sönmez meşaleyi görünce güldüm
Aklım başta değil durgunum henüz
Aktı gözyaşlarım oldu bir deniz
Issız dağ başında kaldım yalanız
Şenlikli yaylayı görünce güldüm
Beni her görenler dediler ey vah
Kimi dedi yazık kimisi günah
Ben benim bahtıma diyordum siyah
Kırmızı laleyi görünce güldüm
Âşık Ruhani’yim derdim çok yüce
Yara gözyaşımla yazdım dilekçe
Karanlığa seslenirdim her gece
On dört günlük ayı görünce güldüm
GÜLLO
Dünyanın kaidesi
Hay hayda yer hu da yer
Polat tandır pençesi
Yakalar havada yer
Taş üstüne taş koyun
Kız Güllo Güllo Güllo
Söyledim anlamadı
Nişanlın cahil Güllo
Hayvanlar yerler otu
İnsan da hayvanatı
Bu cümle mahlûkatı
Toprakta yer suda yer
Yaş üstüne yaş koyun
Buz Güllo Ğüllo Güllo
Söyledim anlamadı
Nişanlın cahil Güllo
Yağma yağmuru yağmış
Deve çantaya sığmış
Dediler Mehdi doğmuş!
Ağzı varsa oda yer
Beş üstüne beş koyun
Tez Güllo Güllo Güllo
Söyledim anlamadı
Nişanlın cahil Güllo
Fakirin derdi kat kat
Zengin sürer saltanat
Kaymak yer alır murat
Fakirde uykuda yer
Düş üstüne düş koyun
Siz Güllo Güllo Güllo
Söyledim anlamadı
Nişanlın cahil Güllo
Güçlü güçsüzü yutar
Gök gürler kaynak artar
Başında yılan yatar
Dağda yer ovada yer
Leş üstüne leş koyun
Tez Güllo Güllo Güllo
Söyledim anlamadı
Nişanlın cahil Güllo
Ay dura gün dolana
Yalana bak yalana
Yaklaşmayın yılana
Ya zehirler ya da yer
Naş üstüne naş koyun
Koz Güllo Güllo Güllo
Söyledim anlamadı
Nişanlın cahil Güllo
Geldi sözün sırası
Yok mu bunun çaresi
Ruhani’nin yarası
Sinesini yerde yer
Şiş üstüne şiş koyun
Yüz Güllo Güllo Güllo
Söyledim anlamadı
Nişanlın cahil Güllo
Nişanlın cahil Güllo
GÜLÜM
Az şeyden gücenme olursun hasta
Ruhun çok bunalır sıkışır gülüm
İki süt kâsesi bir ak göğüste
Bazı bir birine tokuşur gülüm
Gül yüzlüm gül çehren solmuş nikapta
İncelik nezaket bizim hesapta
Çok fazla durursa bir su bir kapta
Bozulur evsafı kokuşur gülüm
Âşıklar maşukun peşinden ağlar
Zaman gibi erir su gibi çağlar
Alçaklı yüksekli çimenli dağlar
Güler bir birine bakışır gülüm
Ruhani yi aşkın atına bindir
Sevgiyi sevdayı gönlüne sindir
Sevgiyi bilmeyen güzel çirkindir
Güzele güzellik yakışır gülüm
GÜNLERİM
Her akşam bir siyah tüle bürünür
Sabah şafağınan atan günlerim
Gündüzün gözüme cennet görünür
Geçe karanlığa yatan günlerim
Fanidir felektir dünyanın adı
Talih pençe vurdu kalbim kanadı
Nedense bir türlü ayıklanmadı
Bahtımı karaya katan günlerim
Çıktı otağıma geldi oturdu
Üç günlük ömrümü yedi bitirdi
Malumdan meçhule aldı götürdü
Kahrile yakamdan tutan günlerim
Var ise günahım bin kere tövbe
Size ne bir selam ne bir merhaba
Benim gibi aşığana garibe
Karaçalı gibi batan günlerim
Anlamadız Ruhani’nin huyundan
Kılıcından kalkanından yayından
Hayat pınarımın ömür suyundan
Her gün avuç avuç yutan günlerim
GÜN OLUR
Hak var iken telaş yoktur efendim
Aydın zulumatı boğar gün olur
Münevver insanlar gördüm inandım
Yetimin sırtını sığar gün olur
Baharda uyanır canlılar canlar
Dağlar şenliklenir kayalar çınlar
Açılır çiçekler bağlar bostanlar
İncecikten yağmur yağar gün olur
Gerçekler her zaman yener yalanı
Ben tanırım sözden hisse alanı
Sığırcık yavrusu yutmuş yılanı
Karınca deveyi sağar gün olur
Ruhani’ de endişeden kurtulur
Surur gelir hüznün üstü örtülür
Gecenin karanlık tülü yırtılır
Tan ağarır güneş doğar gün olur
GÜRCİSTANIN GÜZELİ
Yeşil gözlü hilal kaşlı bir güzel
Gürcü kızı Gürcistan’ın güzeli
Gül yanaklı inci dişli nur güzel
Gürcü kızı Gürcistan’ın güzeli
Güvercin bakışlı uzun boyluca
Hurimi melek mi okunmaz hece
Cennetten mi gelmiş Çamlıyamac’a
Gürcü kızı Gürcistan’ın güzeli
İnce belli narin elli nazenim
Hüzün ipliğine hülya dizenim
Duygu dolu gözyaşını süzenim
Gürcü kızı Gürcistan’ın güzeli
Âşık Ruhaniyim düştüm bir haya
Gözler görmemiştir böyle bir maya
Şulesi yansıyor güneşe aya
Gürcü kızı Gürcistan’ın güzeli
GÜZELDİR
Kızıl kına ak eller de
Sürmede kaşta güzeldir
Hakkın kelamı dillerde
Akılda başta güzeldir
Hor bakmayın ihtiyara
Herkes olur vara vara
Şerefli olduktan sonra
Hayat her yaşta güzeldir
Dosta kucak kucak selam
Hoştur muhabbetli kelam
Barış günü kâğıt kalem
Silah savaşta güzeldir
Tutsak edip kalma hakta
Sesi hoş olur uzakta
Sefil görünür tuzakta
Keklikte taşta güzeldir
Âşık Ruhaninin sesi
Var mıdır bunun ötesi
Kırda biten taş nanesi
Ayranlı aşta güzeldir