DAĞLAR

Neye başız duman oldu
Sıra dağlar sıra dağlar
Zaman ayrı zaman oldu
Yürekçiğim yara dağlar

Aman dağlar canım dağlar
Ne olursuz kınamayın
Elbet âşık olan ağlar
Dertlinin gözyaşı çağlar

Ahım Yunus ahı gibi
Dervişin dergâhı gibi
Lalenin siyahı gibi
Benim bahtım kara dağlar

Aman dağlar canım dağlar
Ne olursuz kınamayın
Elbet âşık olan ağlar
Dertlinin gözyaşı çağlar

Ruhani’ yim beni görün
Görün de yaramı sarın
Ne olursuz bir yol verin
Gideceğim yara dağlar

Aman dağlar canım dağlar
Ne olursuz kınamayın
Elbet âşık olan ağlar
Dertlinin gözyaşı çağlar

DAR GELİR BANA



Gönlümde telaş var ruhumda darlık
Koca geniş dünya dar gelir bana
Çok ömür verseler hesapsız varlık
Arzumdan başkası hor gelir bana

Çile koydu beni demir kafese
Zindana mahkûmum sese gel sese
Düşmanın vurduğu hançerden ise
Dostum sitem sözü zor gelir bana

Kınamayın kederliyim dertliyim
Sabır köşesinden ehliyetliyim
Gönül hastasıyım hararetliyim
Ümit dost bağından nar gelir bana

Cahilin her sözü tasadır tasa
Âlime saygıdır bendeki yasa
Softanın yobazın kârından ise
Kâmilin zararı kâr gelir bana

Ruhani’ yem gece gündüz çalıştım
Günden güne duygulandım geliştim
Bülbül gibi şakımaya alıştım
Başka türlü ötmek ar gelir bana

DEDEM KORKUT



Oğuz Beylerinin başında gelen
Ünlü çınar sensin sen Dedem Korkut
Örnek politika çizdiğin plan
Haşmetli er sensin sen Dedem Korkut

Tam çatal yürekli merdane sözlü
Salkım pala bıyık geniş omuzlu
Şimşek fırtınalı yıldırım hızlı
Cesur cebbar sensin sen Dedem Korkut

Disiplin bazının sağlam kilidi
Hükümran tahtının eşsiz cömerdi
Dosta merhametli yağmur buludu
Bir hoş bahar sensin sen Dedem Korkut

Sen örnek kişisin bu güne düne
Eserin hatıra Türk Milletine
Devri zamanenin siyasetine
Nurlu fener sensin sen Dedem Korkut

Dillerde destandır söylenir adın
Yiğide koçağa sen ad koyardın
Gönülden gönüle sızdın damladın
Berrak pınar sensin sen Dedem Korkut

Ustası sen idin erin yiğidin
Birlik beraberlik simgesi idin
Germeye gelmezdin çelik yay idin
Gurur vakar sensin sen Dedem Korkut

Yedirir içirir konak severdin
Çevre edinirdin çadır kurardın
Tüterdi ocağın şenidi yurdun
Eşsiz önder sensin sen Dedem Korkut

Oğuz soylarının Ulu Bilgesi
Adın Dedem Korkut var mı ötesi
Âşık Ruhani’nin her gün türküsü
Sazımda sen varsın sen Dedem Korkut

DEMİŞLER



Külden birikimli küçük tepeler
En yüksek dağlara cüce demişler
Fosil beyinliler kalın kafalar
Erciyes Ağrı’dan yüce demişler

Gezegenler esir olmuş satılmış
Birinden birine toplar atılmış
Ay yerinden kaymış güneş tutulmuş
Korkaklar gündüze gece demişler

İnsafsız duygusuz yüreği taşlar
Nifak nifak diye öten baykuşlar
Kan içen yamyamlar leş yiyen kuşlar
Kalın kaburgaya ince demişler

Âşık Ruhani’yim bendeki gamlar
Akar gözyaşlarım göğsüme damlar
Dünyadan bihaber ilkel adamlar
İki laf edene hoca demişler

DERDİMİZ BİZİM



Bu devri zamanda kürreyi arzda
Davamız insanlık derdimiz bizim
Duada dilekte nazda niyazda
İşte cömertimiz merdimiz bizim

İslam bizim hayatımız gayemiz
Saygı sevgi temelimiz mayamız
Hür fikir düşünce nuri ziyamız
Birlik beraberlik virdimiz bizim

Hakkı hakikati duyan milletiz
Adil adalete uyan milletiz
Dünyaya uygarlık yayan milletiz
Lazımız Türkümüz Kürdümüz bizim

Var mı toprak gibi aş veren ana
Kim feda olmaz ki böyle vatana
Çimen çiçek çiğdem nergis bir yana
Cenneti aladır yurdumuz bizim

Ey Âşık Ruhani şiir bir sanat
Bir bayrak bir vatan bir şanlı millet
Yaşar yaşayacak ebed-ül ebed
Şerefli kahraman ordumuz bizim

DESEM KINARLAR



Zeminde zamanda dünyanın varı
Rabbena hep bana desem kınarlar
Sevinçte kederde gamda kıvançta
Ben bana sen sana desem kınarlar

İncire sarımsak soğana yemiş
Ulemaya cahil cahile ermiş
Altına hırdavat bakıra gümüş
Ham taşa dür dane desem kınarlar

Çalışkana tembel tembele koşan
Işığa karanlık zindana Ruşen
Kargaya katmer gül baykuşa gülşen
Bülbüle virane desem kınarlar

Cevize göktaşı turpa portakal
Erkeye entari kadına sakal
Yamyama kahraman aslana çakal
Tilkiye merdane desem kınarlar

Mandaya sarp kaya kartala düzlük
Koyuna alfabe keçiye gözlük
Leyleğe müzisyen deveye gözlük
Hindiye şahane desem kınarlar

Denizlerde tren karada gemi
Amcaya dayıcık dayıya emi
Hırsıza terfiye sarhoşa cami
Sofuya meyhane desem kınarlar

Âşık Ruhani` yim her şey düz gerek
Doğru ile eğri olmaz müşterek
Çorbaya komposto haşıla çörek
Hoşafa kaygana desem kınarlar

DEVRİ



Yeri del rızkını derinde ara
Topraktan eksilmez bereket devri
Oturup uyuşma bir şeye yara
Refahtır kutsaldır hareket devri

Oku çalış kazan boşuna durma
Nafile kazmayı küreyi kırma
Atı helak etme öküzü yorma
Ne öküz ne katır ne de at devri

Zengin isen seni çok olur seven
Şimdi bir kefede gül ile geven
Babadan evlada kalmadı güven
Çoktandır kapandı itimat devri

Rüzgâr eser güneş kaynar çark döner
Çarkı döndüreni bulmaktır hüner
Zekâ işler dişli oynar su yanar
Müsbet ilim bilim maharet devri

Gel âşık Ruhani hazır ol vaktan
Akşam batan güneş doğar sabahtan
Kara düzen devri kapandı çoktan
Şimdi teknoloji marifet devri

DİVANE



Bulut gürlemese yağmur yağmasa
Dere coşmaz sular akmaz divane
Bahar erişmese güneş doğmasa
Gül açılmaz çiçek kokmaz divane

Arif olsa basan olmaz izine
Kolay kolay elçi gitmez kızına
Bu dünyada fukaranın yüzüne
Âlim olsa kimse bakmaz divane

Nefes boğum boğum söz sıra sıra
Sözünü bilmeyen çekilir dara
Gün gelir ki göçer gider yâdlara
Kız evladı ocak yakmaz divane

Âşıkların gülüşüne bakmayın
Dalga dalga gelişine bakmayın
Ruhani’nin oluşuna bakmayın
Bizim köyden âşık çıkmaz divane

DİVANE GÖNÜL



Dinle bu sözümü deme ne demek
Hep gölgede yatma divane gönül
Vallahi haramdır emeksiz yemek
Kazanmadan yutma divane gönül

Âşık isen söyle yüzümüz güle
Arif isen çare getir müşküle
Nağmeler söyleyip bülbüle güle
Cahili ağlatma divane gönül

Topraktır en cömert en büyük ana
Oku çalış kazan el ismin ana
Helal zülal kazandığın lokmana
Sakın haram katma divane gönül

Sözün gerçeğini işin özünü
Suyun kaynağını yolun düzünü
Baba öğüdünü atasözünü
Kulak ardı etme divana gönül

Ruhani bıkmasın dinleyen âlem
Bir kâğıt iki söz birde bir kalem
Az konuş öz konuş hâsılı kelam
Lafı çok uzatma divane gönül

DİYEMEM



Benliğini kayıp eden insanın
Şöhretine kir bulaşmaz diyemem
Haram lokma yiyip yutan insanın
Midesinde çıban şişmez diyemem

Oturdum seyrettim devr-i âleme
Avamı havası aldım kaleme
İster prof olsun ister ulema
Yolundan yanılmaz şaşmaz diyemem

Cahiller düşkündür zevke sefaya
Muhtaç olur tedaviye şifaya
Yakalanır koleraya tifoya
Hararetten beyni pişmez diyemem

Her kimin artarsa hırsı tamahı
Unutur Allah’ı işler günahı
Göklere çıkarsa mazlumun ahi
Zemine zelzele düşmez diyemem

Okudum sırrını geçmiş çağların
Sökmüş temelini demir ağların
Dünyada en yüksek karlı dağların
Üzerinden yollar aşmaz diyemem

Her şeyin ömrü var biter nihayet
Dolar ay dede nin tuttuğu nöbet
Kıpırdar yerinden oynarsa şayet
Denizler köpürmez taşmaz diyemem

Der Âşık Ruhani Hak her şeyden baş
Yaratan donatan O ulu nakkaş
Söner harareti soğursa güneş
Dünya bir boşluğa koşmaz diyemem

DOĞDURMADI MI?



İlimden teknikten hisse kapanlar
Kara taşa mercan doğdurmadı mı?
Çıkıp fezalarda piknik yapanlar
Karıncaya fili sağdırmadı mı?

Kudreti kâmilin hikmet sarayı
Güneşle donatmış yıldızı ayı
Devrin bilginleri koca dünyayı
Bir kutu içine sığdırmadı mı?

Dedemin gaflete derin dalması
Babamın ilimden ayrı kalması
Dünyanın birden bir başka olması
Beni telaşa ya boğdurmadı mı?

Ruhani böyledir dünyanın hali
Bir geçmişi düşün bin istikbali
Gökten yere yağar yağmur misali
Elin oğlu ateş yağdırmadı mı?

DÖNMEZ BİR DAHA



Ömür dakka dakka zaman sel gibi
Akar gider geri dönmez bir daha
Her ömrün baharı pembe gül gibi
Kokar gider geri dönmez bir daha

Gençlik döneminin sert olur yayı
Fikri darmadağın aklı havai
Umut bulutundan sevda şimşeği
Çakar gider geri dönmez bir daha

Sevda sıkmış yosmaların başını
İncitme gönlünü sorma yaşını
Humar göz üstüne hilal kaşını
Yıkar gider geri dönmez bir daha

Güzel ile güzel olur muhabbet
İmkânı hoş kullan hoş olsun sohbet
Fırsatı hafife alırsan şayet
Çıkar gider geri dönmez bir daha

Ey Âşık Ruhani kulak ver lafa
Maşukun aşığa sitemi şifa
İnsanın yüzüne talih bir defa
Bakar gider geri dönmez bir daha

DÜŞÜNCEDİR



İnsanlığı kâmil eden
Yaş değildir düşüncedir
Lokmayı çiğneyip yutan
Diş değildir düşüncedir

Çok şey bilir az uyuyan
Çok bilene çok şey ayan
Her gün kazanda kaynayan
Aş değildir düşüncedir

Sanatında usta çıkan
Ölmez bir eser bırakan
Aşığın gözünden akan
Yaş değildir düşüncedir

Bir saray ki baştanbaşa
Her nakışı yüz bin neşe
Temelinde sağlam köşe
Taş değildir düşüncedir

Arifin gür çıkar sesi
Nazara şifa nefesi
Her kişinin ayinesi
İş değildir düşüncedir

Âşık Ruhani yim kardeş
Sen terzi ol ben de kumaş
Cellât olup kesilen baş
Baş değildir düşüncedir